Eski Mısır imparatorluğu, antik dünyadaki diğer kültürlere kıyasla daha fazla kadını iktidar mevkilerinde görmüştür. Mısır panteonundaki en güçlü ve önemli tanrılardan bazıları kadındı ve eski Mısırlılar kadın yöneticilerin bilgeliğine inanıyorlardı.
İşte antik Mısır tarihi boyunca 5 önemli kadın hükümdar.
1. Merneith (MÖ 3200-2900 civarı)
Tarihi kayıtlar Merneith’in Djet’in eşi ve firavun Den’in annesi olan bir kraliçe eşi ve naip olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, kendi başına bir hükümdar da olabileceğine inanılmaktadır.
Mezarı, Birinci Hanedanlık dönemindeki Mısır firavunlarının mezarlarıyla çarpıcı bir benzerlik taşıyor ve genellikle krallar için ayrılmış eserler içeriyor – büyük bir yeraltı odası, hizmetkârlar için mezarlar ve kurban sunuları.
Den’in mezarındaki bir mühürde yer alan erken dönem firavunları listesinde onun da adının yer alması, tarihçilerin onun bir firavun olduğuna inanmasına yol açmıştır. Eğer bu doğruysa, Merneith kayıtlı tarihteki ilk kadın firavun ve kraliçe olacaktır.
2. Sobekneferu (hükümdarlığı MÖ 1806-1802)
Sobekneferu, Antik Mısır’ın kanıtlarla doğrulanmış ilk kadın firavunudur. Kardeşi Amenemhat IV’ün ölümünün ardından 12. Hanedanlığın son hükümdarıydı. Firavun kudretinin sembolü olan timsah tanrısı Sobek’in adını taşıyan ilk hükümdardı.
Arkeologlar onu Dişi Horus, Yukarı ve Aşağı Mısır’ın Kralı ve Re’nin Kızı olarak adlandıran resimler bulmuşlardır.
Sobekneferu sadece kısa bir süre – üç yıl 10 ay – ve sivil huzursuzluk ve ardından anarşi döneminde hüküm sürdü. Hükümdarlığı sırasında kuzeydeki Tell Dab’a ve Herakleopolis’te tapınaklar inşa ettirdi ve ayrıca babasının Hawara’daki piramit kompleksini tamamladı.
Dahshur yakınlarındaki Mazghuna’da kendi piramidini yarattığı söylenir, ancak gömüldüğüne dair hiçbir iz bulunamamıştır. Sobekneferu’nun yenilikleri bir sonraki kadın firavun Hatşepsut’a ilham vermiş, o da aynı kral kıyafetlerini ve takma sakalı benimsemiştir.
3. Hatshepsut (r. 1578-1478 BC)
Tarihsel olarak doğrulanmış ikinci kadın firavun olan Hatşepsut, üvey kardeşi Thutmose II ile evlendikten sonra 12 yaşında Mısır kraliçesi oldu. Daha sonra kocasının ölümünün ardından bebek yaştaki üvey oğlu Thutmose III’ün naibi oldu. Hatşepsut, naipliğinin üzerinden 7 yıldan az bir süre geçtikten sonra firavunun tüm yetkilerini ve unvanını üstlendi.
Hatşepsut, gücünü pekiştirmek için tüm resmi temsillerinin firavunun geleneksel kıyafetlerini ve sembollerini içermesini emretti – uraeus, takma sakal ve şendyt kilt ile tepesinde Khat baş örtüsü.
Adı “soylu kadınların en önde geleni” anlamına gelen Hatşepsut, genellikle Mısır tarihinin en başarılı firavunlarından biri olarak kabul edilir. Hükümdarlığı sırasında, Luksor’daki Deir el-Bahari’de büyük bir tapınağın inşası da dahil olmak üzere iddialı inşaat projeleri başlattı. Ayrıca Afrika’nın kuzeydoğu kıyılarına bir deniz yolculuğu başlatarak ticaretin önemli ölçüde genişlemesini de denetledi.
4. Nefertiti (MÖ 1370-1330)
Nefertiti, kocası Akhenaten IV ile birlikte MÖ 1353’ten 1336’ya kadar Mısır’ı yönetti. Antik dünyanın bu güçlü çifti en çok tek tanrılı bir dini devrim başlatmalarıyla hatırlanır. Onların hükümdarlığından önce Mısır dini çok tanrılıydı. Nefertiti ve Akhenaten sadece tek bir tanrıya, Aten adı verilen güneş diskine tapınılması için baskı yaptılar.
Ortak yönetimleri altında antik Mısır hiç olmadığı kadar müreffeh bir hale geldi. Nefertiti kocasının ölümünden sonra Mısır’ı yönetti, ancak tahta geçtikten sonra birkaç yıl içinde tarihi kayıtlardan kayboldu.
Bazı araştırmacılar onun Tutankamon’un tahta çıkmasından önce Neferneferuaten adıyla kısa bir süre firavun olarak Mısır’ı yönettiğine inanmaktadır.
5. Kleopatra VII (MÖ 51-12 arası)
Ptolemaios XII’nin kızı olan Kleopatra, Ptolemaios Mısır’ının son aktif firavunuydu ve önce kardeşleri Ptolemaios XIII ve ardından Ptolemaios XIV ile birlikte hüküm sürdü. Ptolemaios XIII onu iktidardan indirdiğinde Kleopatra kaçmak zorunda kaldı. Tahtı yeniden ele geçirmeye kararlı olan Kleopatra, paralı askerlerden oluşan bir ordu kurdu ve Roma lideri Julius Caesar’ın desteğini aradı.
Roma’nın askeri gücüyle kardeşinin kuvvetlerini yenerek Mısır’ın kontrolünü ele geçirdi ve Julius Caesar’a bir oğul doğurdu. Onun ölümünden sonra, halefi Marc Anthony ile ilişkiye girdi. Makedon kökenli Kleopatra, Aramice, Mısırca, Etiyopya dili, Yunanca, İbranice ve Latince dahil olmak üzere çok sayıda dili akıcı bir şekilde konuşabiliyordu.
