Bilgi Genel Kültür Tarih

Augustus’un Roma İmparatorluğu’nun Doğuşu

2
Lütfen giriş yap veya kayıt ol bunu yapmak için.

Julius Caesar’ın evlatlık oğlu Octavian’ın M.Ö. 31 yılında Antonius’a karşı kazandığı zafer, Roma’nın tek bir lider altında birleştiği ve daha önce hiç olmadığı kadar büyüdüğü anlamına geliyordu. Octavianus ‘Augustus’ adını aldı ve kendisini Roma’nın adı hariç ilk İmparatoru olarak kurmak için zekice bir plan yapmaya başladı.

Cumhuriyetten İmparatorluğa
Her ne kadar Roma’nın Cumhuriyet ve İmparatorluk dönemlerinden söz etsek de, Augustus’un hükümdarlığı sırasında ve sonrasında Cumhuriyet değerlerine hala sözde hizmet ediliyordu. Demokrasinin bir görünüşü, daha çok bir cephe olmasına rağmen, Augustus ve sonraki İmparatorlar döneminde saygıyla desteklendi.

emperor augustus

Cumhuriyet Julius Caesar ile fiilen sona ermiştir, ancak bu aslında patrisyen yarı-demokrasiden toptan monarşiye geçişten ziyade bir yıpranma sürecidir. Görünüşe göre istikrarsızlık ve savaş, otoriter bir siyasi evreye girmek için uygun nedenler ya da bahanelerdi, ancak Cumhuriyet’in sona erdiğini kabul etmek, halkın ve senatonun alışması gereken bir fikirdi.

Augustus’un çözümü, genellikle ‘prenslik’ olarak adlandırılan bir hükümet sistemi oluşturmaktı. Kendisi ‘birinci vatandaş’ ya da ‘eşitler arasında birinci’ anlamına gelen Princeps’ti ve bu fikir aslında durumun gerçekliğiyle uyuşmuyordu.

Augustus’un ömür boyu konsüllük -varislerini belirlerken tekrar kabul etmesine rağmen- ve diktatörlük tekliflerini geri çevirmiş olmasına rağmen, kendi döneminde ordunun ve mahkemenin yetkilerini pekiştirdi, devlet dininin başına geçti ve sulh yargıçlarının veto yetkisini elde etti.

Bir ömür boyu başarı

Roma halkının bizim egemenliğimize tabi olmayan uluslara komşu olan tüm eyaletlerinin sınırlarını genişlettim. Galya ve İspanya eyaletlerine, aynı şekilde Cadiz’den Elbe nehrinin ağzına kadar olan okyanusu kapsayan Almanya’ya barışı geri getirdim. Adriyatik Denizi’ne yakın bölgeden Toskana’ya kadar Alpler’e barış getirdim ve hiçbir ulusa karşı haksız bir savaş yürütmedim.

-Res Gestae Divi Augusti’den (‘İlahi Augustus’un Eylemleri’)”

roman empire augustus

“Augustus yönetimindeki Roma İmparatorluğu.”

Bir entelektüel olan Augustus, Mısır, Kuzey İspanya ve Orta Avrupa’nın bazı bölgelerini de ekleyerek büyük ölçüde genişleyen İmparatorluğun siyasi, sivil ve vergi sistemlerinde reformlar başlattı. Ayrıca kapsamlı bir bayındırlık programı yürürlüğe koyarak birçok mimari anıtın inşası da dahil olmak üzere başarılar elde etti.

Augustus döneminde 100 yıl süren iç savaşın ardından 40 yıllık bir barış ve büyüme dönemi yaşandı. Roma toprakları ticaret ve altyapı açısından da daha entegre hale geldi.

Augustus Roma’nın ilk polis gücünü, itfaiye teşkilatını, kurye sistemini, daimi bir imparatorluk ordusunu ve 4. yüzyılın başlarında Konstantin tarafından dağıtılana kadar varlığını sürdüren Praetorian Muhafızları’nı kurdu.

Bazı tarihçilere göre, kurduğu siyasi sistem Konstantin’in (MS 306 – 337 arası İmparator) hükümdarlığı boyunca esasen sabit kalmıştır.

Tarihsel önemi
Augustus bu başarılarının propagandasını, İmparator’un siyasi kariyerini, hayır işlerini, askeri eylemlerini, popülaritesini ve kamu işlerine yaptığı kişisel yatırımları övgüyle anlatan Res Gestae Divi Augusti adlı eserinde yapmıştır. İki bronz sütun üzerine kazınmış ve Augustus’un mozolesinin önüne yerleştirilmiştir.

Augustus’un belki de en önemli başarısı, Roma’nın mitolojik bir erdem ve ihtişam yeri olan ‘Ebedi Şehir’ mitini kurması ve yaymasında yatmaktadır. Bunu kısmen birçok etkileyici mimari anıt inşa ederek ve diğer devlet ve kişisel propaganda eylemleriyle gerçekleştirdi.

Roma’nın kendine tapınması, Augustus sayesinde imparatorluk kültlerini de içeren devlet diniyle harmanlandı. Efsanevi bir önem kazanan bir hanedanlık kurdu.

Augustus’un uzun ömrü, zekası ve kurnaz popülizmi olmasaydı, belki de Roma cumhuriyetçiliği toptan terk edip daha önceki, daha demokratik sistemine geri dönmeyecekti.

Anıtkabir, 10 Kasım 1953
Nazi baskısından dolayı Almanya'yı terk etmek zorunda kalan ve Atatürk'ün de izniyle Türkiye'ye sığınan Alman bilim insanları. Ankara, 1930'lar.

Reactions

0
0
0
0
0
0
Zaten bu yazı için tepki gösterdi.

Tepkiler

Kimler beğendi?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir