Tarih

Bosna’nın Fethi (I.Bosna Seferi)

0
Lütfen giriş yap veya kayıt ol bunu yapmak için.

Bosna Seferi veya Bosna’nın Fethi 1463-1464 yıllarında Fatih Sultan Mehmed komutasındaki Osmanlı İmparatorluğu ile Bosna Krallığı ve müttefikleri Macar Krallığı ile Hersek Düklüğü arasında gerçekleşmiştir. Bu seferlerde Osmanlı ordusu Bosna’yı zaptetmiş ve 300’den fazla müstahkem mevkiyi ele geçirmiştir. Bu fethin ardından Bosnalılar arasında islamiyet yayılmaya başlamış ve bununla beraber 415 yıl Türk hâkimiyetinde sırasıyla Rumeli Eyaleti ve Bosna Eyaleti olarak idare edilmişlerdir.

İstanbul’un Fethi ile Akdeniz-Karadeniz ticaret yolunun Türk hâkimiyetine geçmesi, Sırbistan ile Mora’nın fethi, Avrupa Hristiyanlığını büyük bir sıkıntıya uğratmış ve papalık makamı Türk istilasını önlemek için yeni bir haçlı propagandasına girişmiştir. Bununla beraber Venediklilerle Akkoyunlular arasında bile gizli ilişkiler kurulmaya başlanmıştır. O sırada Papalık makamında bulunan II.Pius’un Ehl-i Salib propagandasına en çok kapılanlar, Bosna Krallığı ile Hersek Dukalığıdır. Bunlar bir dönemden beri Macar Kralı Matthias Corvinus’dan, Venedik Cumhuriyetinden ve Arnavut lider İskender Bey’den yardım istemeye başlamışlardır. Özellikle 1461 yılının Aralık ayında Bosna kralının elçileri Roma’ya giderek Osmanlı İmparatorluğu’na karşı takviye edilmelerini istemiş, yine aynı kralla aynı duka bundan bir müddet sonra 1462 yılında İskender Bey’le anlaşmışlardır. İstihbaratı çok güçlü olan ve her tarafta casusları bulunan Fatih Sultan Mehmet bu düşman hazırlıklarını büyük bir dikkatle takip etmiş ve Balkan zaferini tamamlamak için bu devletlerin meselelerini kesin bir şekilde düzeltme kararı vermiştir. Fakat Eflak seferi bu kararın derhal uygulanmasına mani olduğu için o seferden önce Bosna kralı Stjepan Tomašević’e elçiler göndermiş ve birikmiş olan haraçları istemiştir. Kral gönderilen Osmanlı elçisini hazinesine götürerek ve istenen parayı göstererek;

‘‘İşte görüyorsun ki para burada hazırdır fakat bu parayı padişaha göndermek niyetinde hiç değilim. Çünkü benimle savaşmaya karar verdiğini biliyorum. Daha iyi savaşabilmek ve vatanımı bırakmak zorunda kalırsam, bolluk içinde rahatça yaşayabilmek için bu paraya ihtiyacım vardır.’’ demiştir.

Osmanlı elçisi böylece hiçbir başarı elde edemeden geri dönmüştür. Sultan Mehmet yılın kalan kısmını Anadolu’dan ve Avrupa’dan ertesi ilkbaharda Bosna’ya yürüyecek orduyu Edirne’ye toplamakla geçirdi. II.Mehmet başkomutanlığı bizzat üstlendi. Mahmut Paşa ise öncü birlikleri yönetiyordu. 1463 ilkbaharı başlarında savaşa hazır ordunun tamamı, yanlarında tahkim edilmiş yerlerin fethi için yeterli miktarda hücum araçları da olmak üzere, Üsküp üzerinden yavaşça Morava Nehri’ne doğru ilerledi ve hiçbir yerde direnişle karşılaşmadığından, hiç beklemeden Drina ve Krayova nehirleri üzerinden Bosna’nın iç kesimlerine geldi. Kral Stjepan Tomašević ise düşmanın yaklaşmakta olduğunu haber alır almaz Krayova Nehri’nin sol kıyısındaki Bobovac (Babicsa Ocsak) dağ kalesine sığındı. Bu kale Mayıs sonunda Osmanlıların saldırısına uğradı ve üç gün boyunca top ateşine tutulduktan sonra, iki yıl yetecek kadar erzakla dolu olmasına rağmen, eski bir Pataren olan kale komutanının, Knez Radak’ın ihaneti üzerine teslim oldu. Buranın halkı da Midilli’de olduğu gibi üçe bölündü. Zenginler İstanbul’a götürüldü, orta kesim askere taksim edildi, alt tabaka ise işlerinde bırakıldı. Kral Stjepan Tomašević ise şehir fethedilmeden önce şehirden ayrılmış ve kendisiyle hazineleri için Vrbas Nehri kenarındaki Jajce Kalesi’ne sığınmıştı. Bundan sonra Visoka Kalesi ve daha bazı kaleler kendiliklerinden teslim olmaya başladılar. Önemli kaleleri tamir eden ve içlerine dizdar ile hisar eri yerleştiren Fatih Sultan Mehmet, yol boyunca karşılaşılan dirençleri kırarak ilerlemişti. Sonunda Travnik Kalesini de zapt eden Fatih, ordugâhını buraya kurdurmuş ve Bosna kralının nerede olduğunu soruşturmuş, sonunda Kral Stjepan Tomašević’in Jajce Kalesi’ne sığındığını öğrenmişti. Kral Stjepan Tomašević çok kuvvetli olan bu kalede batı yardımı gelinceye kadar dayanabileceğini sanıyordu. Fatih ordunun büyük kısmıyla Travnik’te kalarak 25.000 kişiyle Kralı ele geçirmek üzere Mahmut Paşayı ileri sürmüştü. Mahmut Paşa emrindeki askerlerle Jajce’ye giderken Kralın Szokol kalesine gittiğini öğrenerek bu kale üzerine yürüdü. Fakat Bosna Krallığı burada, Osmanlı kuvvetleri üzerine gece gündüz ok ve ateş yağdırmaya başladı. Mahmut Paşa yerli bir tutsaktan kralın bu kaleye bir gün önce geldiğini, fakat buradan tekrar Kiluh Kalesi’ne çekildiğini öğrenince onu izlemeye karar verdi. Sokul ile Kiluh kalesi arasında çok tehlikeli bir boğaz bulunduğundan oradan geçmeyi komutanlar doğru görmemiş ve Bobovac’a geri dönmeyi istemişlerdi Mahmut Paşa bu düşünceye katılmadı. Gerçekten Fatih’in kendisine yüklediği görevi yerine getirmek için büyük bir cesaret göstererek o büyük orduyla bu tehlikeli boğazı bir gece geçivermişti.

 

Esir alıp bir şeyler öğrenmek için ileri giden Turhanoğlu Ömer Bey, bazı esirler alarak Kralın bu boğazdan geçilmeyeceğine güvendiği için ihtiyatsız bulunduğunu öğrenmiş ve durumu Mahmut Paşa’ya bildirerek harekâtın çabuklaştırılmasını istemişti. Bununla beraber kendisi de orada kalmayarak kralın sığındığı kaleye doğru ilerledi. Kale yakınlarına yaklaşmak için Vediyas Çayı’nı geçmesi gerekiyordu. Joseph von Hammer’ın anlattığına göre çay geçit vermeyecek kadar derin olduğu için Turhanoğlu Ömer Bey, bu engelin derinliğinden korkmamış, askerlerini çaydan yüzerek geçirmiştir. Suya herkesten önce de kendisi atlamıştı.Kral, Turhanoğlu Ömer Bey’in kuvvetlerini akıncı sanarak kaledeki askerleriyle üzerine saldırmış, ayrıca gönderdiği kuvvetle de köprüyü tutturmuştu. Turhanoğlu Ömer Bey, saldırılarla bir hayli uğraşarak düşmanı hırpalamış ise de Bosna Krallığı askerlerinin çok olması nedeniyle Ömer Bey’in saflarında bozulma belirtileri görülmeye başlamıştı ki büyük kuvvetlerle Sadrazam Mahmut Paşa nehrin kenarına yetişti. Askerlerinin bir kısmını yüzdürerek sudan geçirmiş, kendisi de aynı şekilde yüzerken bir tehlike atlatmışsa da karşıya geçen Türk kuvvetleri Bosnalıları geri çekilmeye zorlamış ve kral da askerlerinin kalanı ile kaleye sığınmayı başarmıştı. Mahmut Paşa da bu başarıyı sonuçlandırmak için kaleyi kuşatmaya girişti. Kiluh Kalesi’nin etrafı yanaşılmayacak kadar bataklık olduğu halde havanın sıcaklığından kurumuş olan sazları kesip bataklığa dökerek yaktırmıştır. Kurtuluş imkânı kalmadığını anlayan kral ve ahali, canlarına dokunulmamak ve başka yere gitmelerine müsaade edilmek şartı ile kalenin teslimine razı olmuşlardır. Mahmut Paşa Kiluh Kalesinin alınmasından sonra Urcay Kalesi’nin alınması için harekete geçmişti. Orada da kralın kardeşi bulunmaktaydı. O da kral gibi hayatına dokunulmamak şartıyla teslim olmaktan geri durmadı. Kralın kardeşini de Fatih’e yolladıktan ve bu kaleye de bir garnizon bıraktıktan sonra emrindeki kuvvetler ile Fatihin yanına döndü. Bu sırada Fatih Jajce Kalesini henüz ele geçirememiş ve kuşatmaya devam etmekteydi. Kral ile kardeşi gelince, Fatih bunları kale yakınına götürerek içerideki düşmana gösterilmesini emretmişti. Kale dizdarı kralı ve kardeşini Osmanlıların yanında görünce teslim olmuş, bu sayede Fatih Jajce Kalesini kolaylıkla ele geçirmişti. Bosna kralının ve kardeşinin diri ele geçmesi Jajce gibi bir bölgenin en kuvvetli kalesinin kolayca zaptını sağlamış olmakla beraber, Fatih ile Mahmut Paşa’nın arasının açılmasına neden olmuştu. Fatih Bosna kalelerini birer birer fethetmek ve kralını da ortadan kaldırmak niyetindeydi. Stjepan Tomašević, evvelce Osmanlıların bir palangası olan Ağaçhisar’ı yakmış oluğundan cezasını vermek istiyordu. Hâlbuki Mahmut Paşa onula koşullu olarak bir antlaşma yapmıştı. Bu koşula göre kral memlekete geri gönderilirse fesat çıkarma ihtimali vardı. Sonunda Fatih ordunun beraberinde bulunmakta olan din bilginlerini toplayarak, kralın öldürülmesine şeriatın müsede edip etmediğini sormuş, bunların içinden ihtiyar bir din adamı olan Şeyh Ali Bistami onun öldürülmesine fetva vermiş ve ilk kılıcı kendisi vurmuştu. Kralın bu sonu Bosna beylerinin birer birer itaatlerini ve bütün Bosna’nın ele geçmesini sağlamıştır.

Fatih Sultan Mehmet Bosna’nın yönetimini düzene koyduktan, Jajce Kalesine muhafız ve dizdar bıraktıktan, Bosna’nın yönetimine Minnetoğlu Mehmet Bey’i atayıp emrine gereği kadar asker verdikten sonra ordusu ile Bosna güneyindeki Hersek Krallığına geçmişti. Fatih’in üzerine geldiğini haber alan Hersek Dükü Adriyatik Denizi’ndeki bir adaya kaçmış böylece Hersek Dukalığı Fatih’in eline geçmiş ve sonunda, Hersek Dükü oğlunu Fatih’e göndererek itaat etmek zorunda kalmıştır. Bundan sonra Fatih, yine Bosnanın güney tarafındaki pavli ili ile kuvaç ili denen ve vergi vermeyen iki memleketi zapt etmeye başlamış ve bunlardan pavlioğlu ve kuvaçoğlu adındaki beyleri idam ettirmiştir.

Bosna'nın Fethi (II.Bosna Seferi)
Westerplatte

Reactions

0
0
0
0
0
0
Zaten bu yazı için tepki gösterdi.

Tepkiler

Henüz beğenen olmadı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir