Bilgi Bilim İlişkiler

İnsan Popülasyonu: Kontrolsüz Nüfus Artışının Uzun Vadeli Etkileri Nelerdir?

3
Lütfen giriş yap veya kayıt ol bunu yapmak için.

Hayvan nüfus dinamiği alanında kullanılan kavramlar, insan nüfus artışına da uygulanabilmektedir ve insanlar, çevrelerini değiştirme kabiliyetleri bakımından benzersiz değildir. Örneğin kunduzlar da tıpkı insanlar gibi inşa ettikleri barajlarla akarsu ortamını değiştirebilmektedir. Buna karşın insanları diğer türlerden ayıran ana konu, diğer türlerin zararı pahasına çevrelerinin taşıma kapasitesini artırabilmeleridir. Yani bir insan belirli bir bölgenin besin kapasitesini tarım gibi faaliyetlerle yükseltebilir.

Dünya’nın barındırdığı insan nüfusu ve buna bağlı olarak kaynak kullanımı hızla artmaktadır. Bu artış, Dünya’nın insan nüfusu bağlamında kapasitesine yönelik endişeler doğurmaktadır. Uzun vadeli üstel büyüme; kıtlık, hastalık, büyük ölçekli ölüm gibi potansiyel risklerin yanında kalabalıklaşmanın bir etkisi olarak meydana gelecek suç artışı gibi sosyal sonuçları da gündeme getirmektedir.

İnsan teknolojisi ve özellikle fosil yakıt kullanımı, Dünya’da benzeri görülmemiş değişikliklere neden olmuş, bazı ekosistemleri çöküşün eşiğine getirmiştir. Küresel ölçekte ozon tabakasının incelmesi, çölleşme, memba topraklarının kaybı ve iklim değişikliği gibi sorunların sebebi, insan faaliyetleridir.

İnsan nüfusu şu anda katlanarak artmaktadır (Şekil 19.3.1).

Şekil 19.3.1: MS 1000 yılından bu yana insan nüfusu katlanarak artmıştır.
Şekil 19.3.1: MS 1000 yılından bu yana insan nüfusu katlanarak artmıştır.
Libretexts

Üstel büyümenin bir sonucu da nüfusa belirli sayıda insanın katılması için gereken sürenin kısalmasıdır. Şekil 19.3.2, 1804 ile 1930 yılları arasında 1 milyar nüfus artışı için 123 yıl gerektiğini, ancak 1975 ile 1999 yılları arasında iki milyarlık bir artış için yalnızca 24 yılın yeterli olduğunu göstermektedir. Büyüme hızındaki bu ivme, muhtemelen önümüzdeki yıllarda azalmaya başlayacaktır. Buna rağmen nüfus artmaya devam edecek; özellikle ekosistemlere ve biyoçeşitliliğe verilen zarar, gezegenin insan kapasitesini düşürdüğü için aşırı nüfus tehdidi devam edecektir.

Şekil 19.3.2: Dünya nüfusunun bir milyar büyümesi için gereken süre zamanla azalmaktadır.
Şekil 19.3.2: Dünya nüfusunun bir milyar büyümesi için gereken süre zamanla azalmaktadır.
R.T. Cragun; Nüfus Referans Bürosu

Nüfus Yoğunluğuna Bağlı Sınırların Üstesinden Gelmek

İnsanlar, çevrelerini değiştirme becerileri bakımından benzersizdir. İnsanların zekası, toplumları ve iletişimleri tabanında doğan bu yetenek, Dünya’nın taşıma kapasitesinin ve nüfus yoğunluğuna bağlı sınırların aşılmasını; buna bağlı olarak insan nüfusunun artışını sağlamaktadır. İnsanlar doğa koşullarından korunmak amacıyla barınaklar inşa etmiş; gıda kaynaklarını artırmak amacıyla tarımı icat etmiş ve hayvanları evcilleştirmiş; bu yenilikleri de dil aracılığıyla nesilden nesile aktararak gelişmelerini sağlamışlardır.

İnsan nüfus artışını etkileyen diğer faktörler göç ve halk sağlığıdır. Geçmişe bakıldığında, on dördüncü yüzyılda bubonik veba gibi hastalıkların Avrupa nüfusunun %30 ila %60’ının hayatını kaybetmesine sebep olduğu ve genel dünya nüfusunu yüz milyon kişi kadar düşürdüğü görülmektedir. Afrika’da ortaya çıkan insanlar, Dünya’daki yaşanabilir neredeyse tüm alanlara göç etmiş ve koloni kapsamlarını genişletmiş; toplum sağlığı, sanitasyon, antibiyotik ve aşı kullanımı gibi atılımlarla bulaşıcı hastalıkların özellikle gelişmiş ülkeler bağlamında nüfusu sınırlama kabiliyetlerini ellerinden almıştır. Bununla beraber bulaşıcı hastalıkların insan nüfusunun artışı üzerindeki etkileri devam etmektedir. Örneğin Sahra altı Afrika’da 1950’den 1990’a kadar artan ortalama yaşam süresi, 1985’ten sonra büyük ölçüde HIV/AIDS ölümlerinin bir sonucu olarak düşmeye başlamıştır. HIV/AIDS’in neden olduğu ortalama yaşam süresindeki azalmanın 2005 yılı için 7 yıl olduğu tahmin edilmektedir.[1]

Beklenen yaşam süresinin azalması, ölüm oranlarının arttığının bir göstergesidir ve doğum oranlarının düşmesine yol açmaktadır.

Son 200 yılda insanların nüfus artış hızının artmasının temel nedeni, sanayi çağının teknolojik ilerlemeleri, bu teknolojileri destekleyen kentleşme ve özellikle fosil yakıtlardan faydalanılması çerçevesinde ölüm oranlarının azalmasıdır. Fosil yakıtların kullanımı, tarımın (makineleşme, böcek ilaçları ve gübreler) verimliliğini artırmayı ve yabani popülasyonlardan faydalanmayı mümkün kılarak insan nüfusunun büyümesi için gereken kaynakların önemli ölçüde artmasını sağlamıştır.

Yaş Yapısı, Nüfus Artışı ve Ekonomik Kalkınma

Bir nüfusun yaş yapısı, nüfusun farklı yaş aralıklarının birbirleri arasındaki oranıdır ve nüfus dinamikleri açısından önemli bir faktördür. Yaş yapısını temel alan modeller, nüfus artışının daha iyi öngörülebilmesini ve ilgili artışın ekonomik kalkınma düzeyiyle ilişkilendirilebilmesini sağlamaktadır. Hızlı nüfus artışına sahip ülkelerin yaş yapısı diyagramları piramidal şekildedir. Bu şekil, çoğu üreme çağında olan genç bireylerin baskın olduğu anlamına gelir (Şekil 19.3.3) ve genellikle yaşam koşullarının optimal olmadığı, bireylerin yaşlılığa kadar hayatta kalamadığı, doğum oranının yüksek olduğu az gelişmiş ülkelerde görülür. ABD dahil olmak üzere gelişmiş ülkelerde de bu piramidal yapıya benzer konik bir yapı görülmektedir; zira bu ülkelerde nüfus artışı yavaştır, üreme çağındaki gençlerin sayısı daha düşüktür ve piramidin büyük bir kısmını orta yaşlı ve yaşlılar oluşturmaktadır.

Farklı ülkelerin farklı nüfus oranları Şekil 19.3.3’te gösterilmektedir. Bu şekilde temsil edilen ülkeler arasında en yüksek artış oranları ekonomik açıdan daha az gelişmiş Afrika ve Asya ülkelerinde görülmektedir.

Şekil 19.3.3: Tipik yaş yapısı diyagramları. Hızlı Artış bir noktaya kadar incelmekte; yani nüfusu oluşturan bireylerin sayısı yaşla beraber hızla düşmektedir. Yavaş Artış modelinde ise nüfusu oluşturan bireyler yaşla orantılı bir şekilde düşmektedir. Stabil popülasyonlarda nüfus korunumu sağlanmakta; yaşla beraber düşüş artmaktadır. Düzey 4'te ise sayıca azalan bir popülasyon gösterilmektedir.
Şekil 19.3.3: Tipik yaş yapısı diyagramları. Hızlı Artış bir noktaya kadar incelmekte; yani nüfusu oluşturan bireylerin sayısı yaşla beraber hızla düşmektedir. Yavaş Artış modelinde ise nüfusu oluşturan bireyler yaşla orantılı bir şekilde düşmektedir. Stabil popülasyonlarda nüfus korunumu sağlanmakta; yaşla beraber düşüş artmaktadır. Düzey 4’te ise sayıca azalan bir popülasyon gösterilmektedir.
Libretexts

Üstel İnsan Nüfusu Artışının Uzun Vadeli Sonuçları

Dünya nüfusuna yönelik “nüfus patlaması” olarak adlandırılan büyük bir krize yol açması muhtemel, tüyleri diken diken eden birçok öngörüde bulunulmuştur. Bu öngörülerden biri biyolog Dr. Paul R. Ehrlich’in 1968 yılında kaleme aldığı Nüfus Bombası (The Population Bomb) adlı kitapta dile getirilmektedir:[2]

Açlığı yok etme savaşı sona ermiştir. 1970’li yıllarda yüz milyonlarca insan, şu anda uygulanan acil durum programlarına rağmen açlıktan ölecektir. Çok geç kaldık, artık hiçbir şey dünyadaki ölüm oranının kayda değer ölçüde artmasını engelleyemez.

Birçok eleştirmen bu ifadeyi abartılı bulsa da üstel nüfus artışı yasaları hala geçerlidir; kontrolsüz nüfus artışı sonsuza kadar devam edemez.

Nüfus artışını azaltmaya yönelik çabalar, Çin’de birden fazla çocuk sahibi olan ve şehirde yaşayan çiftlere para cezası uygulamayı içeren tek çocuk politikasına yol açmıştır. Bununla beraber birçok Çinli çift, erkek çocuk istemeleri nedeniyle birden fazla çocuk yapmaya devam etmekte; ülkenin daha kırsal bölgelerinde kadın bebeklerin öldürüldüğüne dair haberler gündeme gelmekte, Çin’in uyguladığı bu politikanın genel nüfus büyümesi bağlamında etkileri birçok tartışmaya konu olmaktadır. Diğer ülkelerde uygulanan aile planlaması eğitimleri, yaşam standartlarının yükseltilmesi ve nüfus artış oranlarının sınırlandırılması bakımlarından son derece olumlu etkilere yol açmıştır.

Bütün bunlara karşın insan nüfusu artmaya devam etmektedir. Bu artan nüfusu beslemek adına gıda üretim ihtiyacı da, gıda ve diğer kaynaklara erişimde konusunda yaşanan eşitsizlikler de doğru orantılı olarak artmaktadır. Birleşmiş Milletler, 2100 yılında Dünya nüfusunun 6 milyar (bir düşüş) ila 16 milyar arasında olacağını öngörmektedir. Bu süreç içerisinde nüfus artışının Dr. Erlich’in öngördüğü krizden kaçınmaya yetecek kadar düşürülüp düşürülemeyeceğini bilmenin bir yolu yoktur.

Nüfus artışının bir diğer sonucu da doğal çevrenin değişmesi ve bozulmasıdır. Bu bağlamda birçok ülke sera gazı emisyonları konusunda sınırlandırmalara gitmiştir ve insan kaynaklı iklim değişikliğinin önüne geçmeye çalışmaktadır. Buna karşın bütün ülkelerin katılacağı bir iklim değişikliği anlaşması atılması halen zor bir adımdır; zira az gelişmiş ve ekonomik bağlamda kalkınmaya çalışan birçok ülkenin ekonomik kalkınmalarını yavaşlatacak yaptırımları uygulama olasılığı düşüktür. Bu konuda karşımıza çıkan bir başka zorluk ise iklim değişikliğinin ABD dahil olmak üzere birçok gelişmiş ülkelerde hararetle tartışılan bir sosyo-politik sorun olmasıdır.

Bu uzun vadeli sonuçlar çerçevesinde, insan nüfusunun artışının engellenmesi ve çevremizin nüfusumuzu destekleme kapasitesinin sürdürülmesi bağlamlarında son derece belirsiz bir geleceğe doğru süzülmekteyiz.

Kaynak: Evrim Ağacı

AMD Radeon RX 7900 XTX ve XT oyun testleri çıktı: RTX 4080’i geçebiliyor mu?
Ömrü Yüz Yıl Bile Sürmeyen Batı Roma İmparatorluğu’nun Yıkılış Hikayesi

Reactions

0
0
0
0
0
0
Zaten bu yazı için tepki gösterdi.

Tepkiler

Kimler beğendi?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir