Leonardo da Vinci’nin Codex Arundel’ini inceleyen fizikçiler, İtalyan Rönesans adamının yerçekimini teorileştirme konusunda Galileo ve Isaac Newton’u geride bırakmış olabileceğine dair dikkat çekici bir keşifte bulundular.
Leonardo’nun çığır açan bilimsel araştırmaları, yeni bulgular gün ışığına çıktıkça günümüz araştırmacılarını şaşırtmaya devam ediyor. Leonardo dergisinde yayınlanan son keşif, İtalyan polimatın üçgen şeklindeki yeni bir doodle’ı. Bu doodle’ın, yerçekimi hareketini yalnızca aşağıya doğru belirgin bir şekilde çekmesini değil, aynı zamanda kuvvetin zaman içinde istikrarlı bir şekilde hızlanmasını da hesaba katarak yapısöküme uğratan erken bir matematiksel çalışma olduğu gösterildi.
Yaklaşık 500 yıl önce ortaya konan bu görüşler, sırasıyla 16. ve 17. yüzyıllarda Galileo ve Isaac Newton’un çalışmalarını önceleyerek zamanlarının şaşırtıcı bir şekilde ilerisindeydi.
“Leonardo da Vinci’nin Codex Arundel’inden sayfalar.”
Çizim ilk olarak California Teknoloji Enstitüsü’nde havacılık profesörü olan Dr. Morteza Gharib’in dikkatini çekti ve da Vinci’nin Codex Arundel olarak bilinen ve günümüze ulaşan bir not defterinin kenarlarına sıkışmış olduğunu fark etti.
Çizim, içeriğinin büyük dairesel damlacıklar halinde döküldüğü bir su sürahisini göstermektedir. Bu içeriklerin dışa ve aşağı doğru yörüngeleri, bitişik bir üçgenin hipotenüsü boyunca gösterilmiştir.
Üçgen boyunca dikey çizgilerle bölümlere ayrılmış olan yerçekimi kuvveti, suyun içindekiler zamanla daha hızlı düşerken yavaşça hızlandığı gösterilerek yapısöküme uğratılmıştır.
Bu keşif, el yazmasının bilim insanlarından ziyade ağırlıklı olarak sanat tarihçileri tarafından incelenmesi nedeniyle yüzyıllardır gözlerden uzakta saklı kalmıştı. Şimdi ise Gharib, da Vinci’nin bu çizimle, fizikçiler tarafından “yerçekimi sabiti” olarak bilinen şeyi, yalnızca kaba bir deney gibi görünen bir şey yapmasına rağmen, gerçek değerinin yüzde onu içinde tahmin etmeyi başardığını bile buldu.
Gharib New York Times’a “Akıllara durgunluk veriyor” dedi. “Leonardo’nun yaptığı işin güzelliği de bu.”
Galileo ve Newton gibi daha sonraki bilim insanları, matematiğin ve zaman ölçüm tekniklerinin çok daha gelişmiş olduğu bir dönemde çalıştıkları için bu yerçekimi anlayışını resmileştirebilmişlerdir.