Doğa

#1 Türkiye’nin Doğal Güzellikleri

1
Lütfen giriş yap veya kayıt ol bunu yapmak için.

… 

#1

Kapadokya, Nevşehir

Türkiye’nin en çok ziyaret edilen turizm bölgelerinden bir tanesi olan Kapadokya, sadece denizi ve güneşiyle değil, aynı zamanda tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle de ön plana çıkıyor.
Nevşehir’e 7 kilometre mesafede konumlanan peribacalarını ziyaret ettikten sonra sabahın ilk ışıklarıyla birlikte düzenlenen balon turlarına katılarak güneşin göğe yükselişine tanıklık edebilirsiniz.
Yalnızca peribacaları ve balon turu dahi Kapadokya’yı unutulmazlar arasına sokabilecekken, 4. yüzyıldan kalıntıları içerisinde barındıran Göreme Açıkhava Müzesi ziyaretçileri kendisine hayran bırakıyor.

Müze aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alıyor. 1967’den beri kapılarını misafirlerine açan Derinkuyu Yer Altı Şehri de mutlaka görmeniz gereken diğer bir tarihi eser.
Ayrıca, 8 katlı Derinkuyu’nun çevresinde dünyanın en eski akıl hastanesini bulunuyor. Yeraltı şehrinin 12 veya 13 katlı olduğu düşünülüyor fakat henüz, 8 katı ziyaretçiler tarafından gezilebiliyor; 80 metre derinde olduğu bilinen yeraltı şehrinin 50 metresine kadar ziyaretçi alımı yapılıyor.
Kapadokya, tarihle doğanın uyum içerisinde yaşadığı bir yer. Peribacaları, doğanın insanlığa sunduğu ender eserlerden bir tanesi. Peribacalarıyla birlikte eski medeniyetlerin kültürlerine tanıklık etmek, bit tatilden alınabilecek en yüksek verimi sağlıyor.
#2

Cennet ve Cehennem Obrukları, Mersin

Mersin‘in Silifke ilçesinde konumlanan Cennet ve Cehennem Obrukları görenleri hayret düşürüyor.

Doğanın nelere kadir olduğunun canlı kanıtı olan bu obruklar, yeraltı sularının oluşturduğu erozyon sonucu meydana gelmiş. Suyun destekleyici kütle zamanla aşındırmasıyla tavan çöker ve obruk meydana gelir.
70 metre derinliğindeki Cennet Obruğu’nda ilerledikçe bir mağara ve mağaranın girişinde de ufak bir kilise karşımıza çıkıyor. Kilisenin giriş kapısında 4 satırlık bir kitabe yazılı. Kitabenin incelenmesiyle kilisenin 5. yüzyılda Paulus adında dindar bir kişinin Meryem Ana’ya ithafken inşa ettirdiği anlaşılıyor. Cennet Obruğu’na 452 basamaktan oluşan taş bir merdiven sayesinde iniliyor.
Derinliği 128 metre olan Cehennem Obruğu da tıpkı Cennet Obruğu gibi meydana gelmiş olup, hemen 75 km kuzeyinde konumlanıyor. Kenarları içbükey olmasından kaynaklı olarak obruğa iniş gerçekleştirilemiyor. Efsaneye göre Zeus, ağzından alev çıkartan yüz başlı ejderha Typhon’u burada gerçekleştirilen bir dövüşte alt eder. Typhon’u Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek göndermeden önce bir süre Cehennem çukurunda hapsettiği rivayet edilir.
#3

Damlataş Mağarası, Antalya

1948 senesinde liman inşaatında kullanılması için taş çıkartmak adına açılan ocak sayesinde keşfedilmiş.

Giriş kısmında 50 metrelik geçit bulunuyor. 15 metre yükseklikteki geçidi aştıktan sonra ziyaretçileri silindirik formda bir boşluk karşılıyor. Bu boşluktan mağaranın derinliklerine iniliyor.

Damlataş Mağarası adını, mağaranın içerisinde yer alan sarkıtlardan damlayan sudan almış.

Büyüleyici bir görünüme sahip olan mağara aynı zaman astım hastalarına da iyi geliyor. Doktor tavsiyesiyle mağarada 21 günlük kür uygulayan insanlar bulunuyor.

Damlataş Mağarası’nın havası her mevsim aynı kalır. Sıcaklık 21 C derece, rutubet %95 ve sabit basınç 760 mm olarak ölçülmüş. Mağaradaki havanın %71’i azot, %20.5’i oksijen, %2.5’u karbondioksit ve geri kalanının da biraz radyoaktivite ile iyonlar oluşturur.

Türkiye’de turizme açılan ilk mağara olma unvanını elinde barındıran Damlataş Mağarası, içine girildiği andan itibaren insanı büyülüyor. Yeraltındaki mucizelere tanıklık etmek isteyen herkesin mağarayı ziyaret etmesi gerekiyor.
#4

Likya Yolu, Muğla – Antalya

Likyalılar tarafından kullanılan bir ticaret yolu olan Likya Yolu, Fethiye’den başlayıp Geyikbayırı’nda bitiyor.

Türkiye’nin en uzun yürüyüş yolu olan Likya Yolu üzerinde 1999 yılına kadar tam bir rota çıkartılamamış. 1999’da ise Cate Clow bunu başarmış ve Likya Yolu tam anlamıyla rota dahilinde yürünmeye başlanmış.
555 kilometrelik bu parkurda ormanların içerisinde geçecek, yer yer denizin masmavi sularını görüp serinlemek isteyeceksiniz.
Ölmeden önce yapılması gerekenler listesinde mutlaka bulunması gereken Likya Yolu yürüyüşü, 20’den fazla antik kenti keşfetmenizi de sağlayacak.
#5

Düden Şelalesi, Antalya

Dünyanın dört bir yanından ziyaretçinin görmeye geldiği Düden Şelalesi’nde Antalya turizmini geliştirmek için her şey yapılıyor.

Şelalenin girişinde deveye binip arkanızda şelaleyle birlikte anı fotoğrafı çekilebilirsiniz örneğin.

Şelalenin içerisinde hediyelik eşya dükkanları, kafeler, restoranlar hatta Gençlik Parkı bulunuyor.

Düden Şelalesi’nde akan su ortalama 15 kilometre mesafede konumlanan Lara Plajı’nda 50 metre yükseklikten denize dökülüyor.

Şehir merkezine de yalnızca yarım saat mesafede bulunan Düden Şelalesi, doğanın mucizelerinden bir tanesi.
#6

Olimpos, Antalya

Doğa tatili yapmak isteyenlerin en çok tercih ettiği yer olan Olimpos, Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı bir belde.

Olimpos’u bu kadar özel kılan şey ise bakir koyları, ormanları ve doğayla uyumlu ağaç evleri.

Bir de caretta carettalar var. Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bu kaplumbağalar Temmuz – Ağustos aylarında yumurtlamak için Olimpos kıyılarına geliyorlar. Hatta bu bölge, sevimli kaplumbağaları korumak adına sit alanı ilan edilmiş. Siz de sabahın erken saatlerinde sahile inerseniz, minik kaplumbağaların denize kavuşma hikayesine tanıklık edebilirsiniz.
Olimpos’un simgesi caretta carettalar olsa da, bölgeyi güzel kılan dağa birçok doğal güzellik var.

Örneğin Yanartaş, bunlardan biri. ‘Sonsuz Ateş’ veya ‘Olimpos’un Sönmeyen Ateşi’ olarak da adlandırılan Yanartaş’ın özelliği hiç sönmemesi.

Kayaların arasında sıkışan ve yavaşça yukarı doğru sızan doğal gaz sayesinde Yanartaş’ın ateşi yüzyıllardır yanıyor.

Bilimsel anlamda açıklaması son derece basit olsa da Yanartaş hakkındaki efsaneler de oldukça ilgi çekici.

Ephyra Kralı Glaukus’un oğlu Hipponoes kardeşini öldürür. Daha sonra Bellorophontes adını alan genç, Argon Kralı tarafından Likya kralına gönderilir.

Bellorophontes, Likya Kralı tarafından, Olimpos Dağı’nda yaşayan ve ağzından alev saçan Chimera ile yüzleşmesi için cezalandırır.

Pegasus’a binerek Chimera ile dövüşen Bellorophontes, mızrağını Chimera’ya saplar ve canavarı yerin yedi kat altına gömer. Chimera ölmez, hatta ateşini yerin yedi kat altından göndermeye devam eder.
Olimpos‘un doğal güzelliklerine bir de Olimpos Antik Kenti ekleniyor. Tarihi milattan önce 2. yüzyıla dayandığı düşünülen antik kent, orman içerisinde yer alıyor.

Tam anlamıyla doğanın kalbinde bulunan Olimpos Antik Kent’te Güney ve Kuzey Nekropolleri keşfedilmiş. Güney Nekropol’de 300’ü aşkın mezar bulunmuş. Kuzey Nekropol’de ise 100’ü aşkın mezar ve konutlara rastlanmış.

Sözün özü, tarihi doğayla harmanlayarak sunan Olimpos, tatil için oldukça iyi bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.
#7

Ölüdeniz, Muğla

Fethiye‘nin dünyaya nam salmış plajı Ölüdeniz, yeşil ile mavinin buluştuğu muhteşem bir doğa harikası.
Adını suyun durgun olmasından alan Ölüdeniz, bir iç denizi andırıyor. Sakin, dingin ve berrak sularda yüzmek veya su sporlarıyla stres atmak isteyenler için Ölüdeniz oldukça cazip bir seçenek.

Adrenalin tutkunları da yılın belirli dönemlerinde bölgeyi ziyaret ediyorlar. Çünkü Ölüdeniz, Türkiye’de yamaç paraşütü yapılabilecek en ideal noktalardan biri.
Siz de yeşil ile mavinin nasıl uyum içerisinde yaşadığını görmek ve biraz olsun stresli yaşamınızdan uzaklaşıp yeni yerler keşfetmek istiyorsanız, Ölüdeniz’i mutlaka ziyaret etmelisiniz.
#8

Pamukkale, Denizli

Son 15 yılda turizm patlaması yaşayan bölge, bir zamanlar insan akımına uğradığı için doğal güzelliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmış.

Pamukkale Travertenleri oldukça ender görülen bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Çeşitli nedenlerden kaynaklı, ortama bağlı kimyasal reaksiyonlar sonucunda çökelme meydana gelerek kayaçlar ortaya çıkıyor. Pamukkale termal kaynağının oluşumuna sebebiyet veren jeolojik olaylar geniş bir çevreyi etkilemiş.

Bölgede, sıcaklıkları 35 ila 100 C arasında değişkenlik gösteren 17 sıcak su alanı yer alıyor. Pamukkale termal kaynağı, antik dönemlerden beri kullanılıyor.

Kaynaktan çıkan 35.6 C su, kalsiyum hidrokarbonat bakımından oldukça zengin. Bu su, havayla temas ettiğinde, karbondioksit ve karbonmonoksit gaz haline gelip uçuyor. Kalsiyum karbonat da çökelerek travertenleri oluşturuyor.
#9

Nemrut Dağı, Adıyaman

Batı kıyılarına biraz uzak olsa da dünyanın dört bir yanından turistin Nemrut Dağı’na gelmelerinin bir sebebi var.

Adıyaman‘ın Kahta ilçesinde konumlanan Nemrut Dağı 2150 metre yüksekliğinde. Dağın yamaçlarında, zamanın Kommagene Kralı I. Antiochos tarafından, tanrılara ve atalarına minnettarlığını sunmak için inşa ettirdiği mezarı ve anıtsal heykeller bulunuyor. Bu kalıntılara Nemrut Dağı’nın büyüleyici manzarası eklenince ortaya bir şaheser çıkıyor.

Bu kalıntılar, Helenistik Dönem’in en görkemli kalıntıları arasında gösteriliyor. Heykeller, doğa, batı ve kuzey teraslarında konumlanıyor. Doğu terası kutsal merkez sayıldığı için en önemli heykeller burada yer alıyor.

Günümüze kadar ulaşmayı başarmış anıtsal heykeller kireç taşı bloklarından inşa edilmiş olup boyları 8 – 10 metreye kadar ulaşabiliyor. Nemrut Dağı’ndaki tek eksik ise varlığı bilinse de halen keşfedilememiş olan I. Antiochos’un mezarı.
#10

Yedigöller Milli Parkı, Bolu

1965 senesinde Milli Park statüsü kazanmış olan Yedigöller, büyük kayaların vadilerin önünü kapatmasıyla meydana gelmiş 7 gölden oluşuyor.

Bizans dönemine ait kalıntıların bulunduğu alanda jeolojik oluşumlar da tespit edilmiş.
Yedigöller Milli Parkı’nın bir diğer güzelliği de 236 farklı bitki türüne ev sahipliği yapması. Biyoçeşitliliğin fazla olduğu bölgede meşe, gürgen, köknar, kara çam, akçaağaç, kızılağaç ve ıhlamur fazlaca bulunuyor.

Geniş bir yeşillik alana sahip olması, yaban hayvanları açısından da yaşanabilecek ortam sağlıyor.
Yedigöller, dağ kedisi, kurt, tilki, yaban domuzu gibi hayvanların yanı sıra 100’ü aşkın kuş türüne ev sahipliği yapıyor.
Cennetin yeryüzü simülasyonu olan Yedigöller Milli Parkı’nda, 1380 metre yükseklikte konumlanan Kapankaya Tepesi’ne çıkarak bulunduğunuz bölgenin ne kadar güzel bir manzaraya sahip olduğunu gözlerinizle görerek anlayabilirsiniz.

Ayrıca bu güzergah üzerinde anıt ağacı ve pisagor ağacına rastlayabilirsiniz. Milli parkın içerisinde bulunan gülen kayalar ve şelaleler de bir puzzle’ın eksik parçalarını tamamlıyor.
#2 Türkiye’nin Doğal Güzellikleri
Dünyadaki En Güzel 10 Eğlence Parkı

Reactions

1
0
0
0
0
0
Zaten bu yazı için tepki gösterdi.

Tepkiler

1

Kimler beğendi?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir