Sir Cecil Herbert Edward Chubb kendi kendini yetiştirmiş bir adamdı. Wiltshire’ın küçük bir köyünde bir deri işçisinin oğlu olarak dünyaya gelmiş ancak çok zengin bir adam olarak ölmüştür.
Ancak yetiştirilme tarzında kayda değer bir şey yoktu. 1876’da son derece muhafazakâr bir Viktorya dönemi İngiltere’sinde doğdu, eğitiminde başarılı oldu ve Cambridge’deki Christ’s College’dan Fen ve Hukuk alanında çift birincilik derecesi aldı.
Daha sonra avukat ve zengin bir avukat oldu, uzun bir kariyer yaptı ve 1934 yılında 58 yaşında, geride sevgi dolu bir aile bırakarak öldü. Cecil Chubb hakkında söylenebilecekler, 1915 yılında yaşadığı ve tarihe geçen bir çılgınlık anı dışında, bu kadar.
Her şey karısı Mary’nin onu yemek odaları için yemek sandalyesi almaya göndermesiyle başladı…
Satıldı!
Cecil’e hak vermek gerekirse, katıldığı müzayedede bazı sıra dışı eşyalar vardı. Birçoğu, 4. Baronet Antrobus Sir Edmund Antrobus’un mirasından kardeşi Cosmo tarafından satışa çıkarılmıştı.
Antrobus baronetleri Wiltshire’da büyük toprak sahipleriydi ve ölüm vergileri ile diğer vergileri ödeyebilmek için mülkün büyük bir kısmı satışa çıkarıldı. Bu satış, Chubb’ın ilgilendiği mobilya gibi eşyaları içermekle birlikte, Salisbury Ovası da dahil olmak üzere mülkün büyük bir bölümünü de kapsıyordu.
Modern bir bakış açısıyla, öne çıkan arazi böyle bir parseldi: Salisbury Ovası’nın merkezini ve Stonehenge’i de içeren Lot 15. Chubb araziyle ilgileniyor ve antik dikili taşları ulus için güvence altına almayı vatanseverlik görevi olarak görüyordu.
Chubb bu noktada oldukça zenginleşmişti ve açık artırmada Stonehenge için bizzat teklif vermeye karar verdi. Sonunda araziyi ve antik anıtı 6.600 sterlin, yani bugünün parasıyla 750.000 dolar gibi şaşırtıcı derecede küçük bir fiyata satın aldı.
Cecil’in müzayededen elinde uyumlu bir sandalye seti yerine tarih öncesi bir anıtla döndüğünde karısının ne dediği kaydedilmemiştir. Sadece, Chubb’ın bunu kendisine bir hediye olarak göstermeye çalışmasına rağmen heyecanlanmadığını varsayabiliriz, ancak onu iade etmeye zorlamadı: Arazi ve dikili taşlar Cecil’de kaldı.
Üç yıl sonra 26 Ekim 1918’de Cecil Chubb, Stonehenge’i ebediyen ulusa bıraktı ve minnettar bir halkın ödülü olarak baronet unvanıyla şövalye ilan edildi. Cecil Chubb, şimdi Sir Cecil Chubb, bu nedenle Stonehenge’in tarihteki son özel sahibi oldu.
Bugün Stonehenge, Britanya’nın eski halklarından geriye kalan gerçekten dikkate değer bir kalıntı, bir mühendislik ve inşaat harikası ve büyük mezarlar, druidik tapınma ve garip toprak işleriyle dolu bir düzlükte inşa edilmiş bir muamma olarak tanınmaktadır. Ancak Chubb’ın müdahalesi olmasaydı bu anıt kaybolabilirdi.
Burayı satın alma ve koruma tercihi, buranın önemine ilişkin vizyonunu ortaya koymaktadır. Böyle bir mülk için bir hevesle (ve karısının gazabını garantilemek için) küçük bir servet harcama isteği komik olsa da, Britanya’nın en eski ve en gizemli anıtlarından birinin korunmasında önemli bir ana işaret ediyor.
